MİLGEM Projesi’nin 5’inci gemisi olan İstanbul Fırkateyni’nin Denize İniş Töreni ve Pakistan MİLGEM Korvet Projesi 3’üncü Gemi İlk Kaynak Töreni, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da teşrifleriyle İstanbul Tersane Komutanlığında gerçekleştirildi.
Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar da törene beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ve Bakan Yardımcısı Muhsin Dere ile katıldı.
Törende konuşan Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar; risk, tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya olan bölgede Türkiye’nin ve 83 milyonun güvenliğini sağlamak için savunma sanayi çalışmalarının küresel gelişmelerin gerektirdiği şekilde ilerletilmesini elzem olarak nitelendirdi.
Son dönemdeki gelişmelerin Türkiye’nin savunma sanayine tüm ülkelerden daha çok önem vermesi ve bu alanda güçlü olması gerektiğini açıkça gösterdiğini aktaran Bakan Akar, savunma sanayinde üzerinde durulması gereken en önemli hususu ise dışa bağımlılık olarak dile getirdi.
Dışa bağımlı bir savunma anlayışını Türkiye’ye dayatmak için en zor zamanlarda çıkarılan engeller, gizli ve açık ambargoların toplumsal hafızadaki yerini hâlâ koruduğunu vurgulayan Bakan Akar, “Ülkemize yönelik bu çabaların bugün de devam ettiğini esefle görüyoruz. Fakat bunlar, beyhude çabalardır.” diye konuştu.
Dışa bağımlılığı ortadan kaldıran, kendi kaynaklarını azami ölçüde kullanan yerli ve millî bir savunma sanayine sahip olmayı öncelikli hedefleri olarak tanımlayan Bakan Akar, “Zat-ı devletlerinin liderliğinde etki ve ilgi alanı her geçen gün genişleyen ve uluslararası ilişkilerde artık bir özne hâline gelen ülkemiz, savunma alanında da gösterdiğiniz ve teşvik ettiğiniz bu hedefe azim ve kararlılıkla ilerlemektedir.” dedi.
Orduların yegâne gayesinin zafere ulaşmak olduğunu vurgulayan Bakan Akar, zafere kısa yoldan ulaşabilmek için temel ihtiyacın yüksek teknoloji ürünü silah sistemleri olduğunu söyledi.
Bakan Akar, fedakâr ve kahraman Mehmetçiği, yüksek teknoloji ürünü yerli ve millî silah sistemleriyle buluşturmak için var güçleriyle çalıştıklarını belirterek, “Çok şükür bu gayretlerimizin meyvelerini de topluyoruz. MİLGEM Projesi kapsamında üretilen muharip gemilerimizle bir yandan deniz gücümüzü artırırken aynı zamanda deniz hava gücümüzün imkân ve kabiliyetlerini de geliştiriyoruz. Bu çerçevede geçtiğimiz ay envantere giren P-72 deniz karakol uçağımız, Deniz Kuvvetlerimizin gözü, kulağı olarak mavi vatanımızda görevine başlamıştır.” ifadelerini kullandı.
Geçmişte piyade tüfeğini dahi yurt dışından tedarik eden Türkiye’nin artık Millî Piyade Tüfeğini, kendi savaş gemilerini, fırkateynlerini, İHA/SİHA’larını, Fırtına obüslerini, ÇNRA’ları, Atak helikopterlerini, akıllı hassas mühimmatı tasarlayıp inşa, imal ve ihraç seviyesine geldiğini dile getiren Bakan Akar, şöyle konuştu:
“Bugün TSK, yerli ve millî imkânlarla üretilen harp silah, araç, gereç ve mühimmatı etkin bir şekilde kullanarak sahada büyük başarılar elde etmiştir ve etmektedir. Terörle mücadele kapsamında yurt içi ve sınır ötesinde büyük başarıyla icra edilen harekâtlarda, Doğu Akdeniz’de ve Ege’de hak, alaka ve menfaatlerimizin kararlılıkla korunmasında ve TSK’nın dünyanın birçok coğrafyasında üstlendiği görevleri başarıyla yerine getirmesinde yerli ve millî imkânlarla üretilen silah sistemlerimizin katkısı büyüktür. Türk yapımı silah sistemlerinin etkinliği, yakın zamanda Azerbaycanlı kardeşlerimizin öz topraklarını işgalden kurtarma mücadelesinde de en açık şekilde görülmüştür. Kahraman Azerbaycan ordusu ‘Tek Vatan Harekâtı’nı büyük bir başarıyla icra ederek öz topraklarını otuz yıldır devam eden Ermenistan işgalinden yerli ve millî silah sistemlerimizin de katkısıyla 44 günde kurtarmıştır. Bugün, tüm dünyada yerli ve millî silah sistemlerimizin harekâtın seyrine yönelik belirleyici etkileri konuşulmakta ve dikkatle takip edilmektedir.
Direktifleriniz doğrultusunda kamu, vakıf şirketleri, özel sektör ve üniversiteler ciddiyet, samimiyet, diyalog ve koordinasyon içerisinde çalışarak topyekûn emekle, çok daha ileri seviyelere ulaşacağımıza inanıyoruz.”
Başlıklar
ÜÇ DEVLET, TEK YÜREK ANLAYIŞI
Savuna ve güvenlik alanında kapsamlı ve etkin çalışmaların yapılması, iş birliklerinin tesis edilmesi, ortak projeler yürütülmesi ve deneyimlerden karşılıklı olarak istifade edilmesi, ülkelerin orta ve uzun vadeli kazanımları açısından önemli olduğunu belirten Bakan Akar, “Bu bağlamda, tasarımdan üretime MİLGEM projesinde elde edilen tecrübenin Pakistanlı kardeşlerimizle paylaşılması, ülkelerimiz adına büyük ve önemli bir kazanım olacaktır.” dedi.
Bu karşılıklı tecrübe paylaşımını zamanla birçok alanda görmenin mümkün olacağını ifade eden Bakan Akar, “Bu şekilde bölgesel ve küresel düzeydeki iş birliğimiz daha da güçlenecektir.” diye konuştu.
Türkiye ile Pakistan’ı coğrafi olarak uzak olsa da kardeşlik bağları sayesinde çok yakın iki ülke olarak nitelendiren Bakan Akar, iki ülke arasındaki birçok alanda, güçlü iş birliği ve dayanışmaya dikkat çekti. Bakan Akar, “Keşmir başta olmak üzere Türkiye-Pakistan dayanışması, yalnızca ikili meselelerle sınırlı kalmamış, Karabağ meselesinde de üç ülke tek yürek olmuştur. Pakistanlı kardeşlerimizin ‘üç devlet, tek yürek’ anlayışıyla Azerbaycan Türkü’nün haklı mücadelesine, davasına verdiği destek, bizler için çok anlamlı ve kıymetlidir.” ifadelerini kullandı.
OBJEKTİF DAVRANMALARINI BEKLİYORUZ
Bölgesel ve küresel düzeydeki iş birliğini, sadece Pakistan gibi dostlarla değil aynı zamanda komşular ve müttefiklerle de daha ileriye taşıma gayretinde olduklarını vurgulayan Bakan Akar, şunları kaydetti:
“Herkes bilmelidir ki bizler, bölgemizde ve dünyada savaş değil, barış; çatışma değil, diyalog; çifte standart değil, adalet; üstünlük değil, eşitlik; sömürü değil, iş birliği istiyoruz ve bunun için çalışıyoruz. Bugüne kadar bölgemizde ve gönül coğrafyamızda yaşayan masum ve mazlumların uğradıkları zulme ve haksızlığa, akan kan ve gözyaşına kayıtsız kalmadıysak, 4 milyon Suriyeli kardeşimize ev sahipliği yapıyorsak, dünyada mutlak olarak birinci sırada en fazla insani yardımı biz yapıyorsak, yurt içinde, mavi vatanımızda, Kıbrıs’ta, Irak’ta ve Suriye’de mücadele ediyorsak, Azerbaycan’da, Libya’da, Somali’de, Sudan’da, Afganistan’da, Bosna Hersek’te, Kosova’da, Katar’da ve daha birçok yerde bulunuyorsak, insani ve ahlaki değerler ile uluslararası hukukun üstünlüğünü savunduğumuz; hak, alaka ve menfaatlerimizi koruma azim ve kararlılığında olduğumuz içindir. Her ne pahasına olursa olsun bu değerleri savunmaktan ve uluslararası hukuk çerçevesinde haklarımızı korumaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Komşularımızdan ve müttefiklerimizden de bizim bu gayretlerimizi, hassasiyetlerimizi ve ülkemizin güvenliğini sağlama yönünde aldığımız tedbirlerin bir hukuk ve egemenlik meselesi olduğunu anlamalarını ve objektif olmalarını bekliyoruz.”
YUNANİSTAN İLE İLİŞKİLERİMİZ
“NATO’nun güçlü bir üyesi olan Türkiye’ye yönelik müttefiklik ruhuna uymayan bazı ulusal kararların da muhataplarımız tarafından yeni dönemde tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini değerlendiriyoruz.” diyen Bakan Akar, şöyle devam etti:
“Özellikle, Yunanistan ile ilişkilerimizde her zaman dostluk ve iyi komşuluk ilişkilerinden yanayız. Karşılıklı yapacağımız görüşmelerle meselelerin hak, hukuk ve hakkaniyet çerçevesinde ele alınmasını ve bir çözüme ulaşılmasını umuyoruz. Özel coğrafi koşulların hâkim olduğu yarı-kapalı Ege Denizi’nde ülkemizin hayati hak ve menfaatleri vardır. Bu denizde karasularının hem ülkemizin hem üçüncü ülkelerin seyrüsefer serbestisini ve açık denizlere erişimi kısıtlayacak şekilde tek taraflı olarak genişletilmemesi gerektiği konusundaki tutumumuz bellidir. Bu tutumumuzda bir değişiklik yoktur. Bu kapsamda komşumuzdan beklentimiz, Türkiye’nin Ege’de, Doğu Akdeniz’deki hakkına, hukukuna saygı göstermesi ve birtakım yanlış anlaşılmalara sebep olabilecek açıklama ve eylemlerden artık vazgeçmesi ve kaçınmasıdır.”
DENİZLERİNİZ SAKİN, PRUVANIZ NETA OLSUN
Toplumları ayakta tutan bazı dinamiklerin olduğunu, kadim ve güçlü bir tarih, ortak bir ruh ve zengin bir medeniyetin bunların arasında yer aldığını belirten Bakan Akar, bu dinamiklerin temelini oluşturan en güçlü unsuru ile yerlilik ve millîlik yani kişilik ve kimlik olarak nitelendirdi.
İnsan kaynağına, potansiyeline ve bunu güce dönüştürecek savunma sanayi firmalarına güvenip inandıklarını vurgulayan Bakan Akar, şunları söyledi:
“Yerli ve millî savunma sanayimizin gelişmesindeki kararlı tutumunuz, liderliğiniz ve desteğiniz dolayısıyla zat-ı devletlerine şükranlarımı sunuyor, gurur duyulan bu projelerin hayata geçirilmesinde, başarıyla yürütülmesinde emeği geçenlere, katkıda bulunanlara yüksek müsaadeleriyle teşekkür ediyorum. Sultan Alparslan’dan Atatürk’e kadar bin yıldır bize vatan olan bu topraklarda bu günlere, bu seviyelere gelmemizi sağlayan bütün devlet büyüklerimizi ve komutanlarımızı saygıyla anıyorum. Aziz şehitlerimizi; ebediyete intikal eden kahraman gazilerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle yâd ediyor, hayatta olan kahraman gazilerimize, şehit ve gazilerimizin kıymetli ailelerine saygı ve şükranlarımı sunuyorum.”
Bakan Akar, konuşmasını “Barbaros’un torunları kahramanlar, leventlerimiz, denizleriniz sakin, pruvanız neta olsun” ifadeleriyle tamamladı.
GENELKURMAY BAŞKANI ORG. YAŞAR GÜLER
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler de törende bir konuşma yaptı.
Türk donanmasının gücüne güç katmak maksadıyla, yerli ve millî imkânlarla geliştirilen MİLGEM istif sınıfı İstanbul Fırkateyni ile Pakistan MİLGEM korvet projesinin 3’üncü gemisi ilk kaynak açılış törenine şahitlik etmenin haklı gurur ve heyecanını yaşadığını belirten Orgeneral Güler, “Sayın Cumhurbaşkanıma töreni teşrifleriyle, bizleri onurlandırdıkları için şükranlarımı arz ediyor, tüm katılımcılara saygılarımı sunuyorum.” diye konuştu.
“Deniz kuvvetlerimiz, mavi vatanımızın yanı sıra Atlantik’ten Büyük Okyanus’a kadar şanlı bayrağımızı şerefle dalgalandırmak suretiyle her coğrafyada etkin harekât icra etmeye her daim hazır olduğunu göstermiş ve yüce ulusumuzun gurur kaynağı olmuştur.” ifadelerini kullandı.
Orgeneral Güler, “Donanmamızın bu günkü seviyesine ulaşmasında katkısı bulunan ve hayatlarını kutsal vatan toprakları için seve seve feda eden aziz şehitlerimiz ile ebediyete intikal eden tüm denizcilerimizi şükran, minnet ve rahmetle anıyor, hayatta olanları ve kahraman gazilerimizi saygıyla selamlıyorum.” diyerek şöyle devam etti:
“Son yıllarda zatıalinizin liderliği ve destekleri doğrultusunda gelişen millî savunma sanayindeki millîlik ve yerlilik oranının yüzde 70’lere yükseldiğini gururla müşahede etmekteyiz. Bu çerçevede İstanbul Fırkateyni’nin imkân ve kabiliyetleri ile ateş gücü, ilave silah ve sistemler eklenerek daha önce inşa ettiğimiz ada sınıfı gemilere oranla artırılmıştır. Geliştirilmekte olan birçok millî teknolojik yeniliklerin de önümüzdeki dönemde bu fırkateynimizde kullanılması hedeflenmektedir. Biraz sonra mavi vatanla buluşmasına tanıklık edeceğimiz İstanbul Fırkateyni Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutlayacağımız 2023 yılında hizmete girmiş olacaktır. İstif sınıfı fırkateyn projesi kapsamında İzmir, İzmit ve İçel isimleriyle diğer 3 gemimizin de 2027 yılına kadar tamamlanması planlanmaktadır. Ayrıca dost ve kardeş ülke Pakistan’ın deniz kuvvetlerini güçlendirmek üzere MİLGEM projesini tercih etmesi bizler için ayrı bir gurur vesilesidir. Harp gemisi inşası alanında sürdürmekte olduğumuz ortak gayret, Türk savunma sanayinde duyulan güvenin ve Pakistan ile Türkiye arasındaki iş birliğinin en anlamlı göstergesidir.”
Dost ve kardeş Pakistan’ın Deniz Kuvvetlerini güçlendirmek için MİLGEM Projesi’ni tercih etmesini gurur vesilesi olarak nitelendiren Orgeneral Güler, “Harp gemisi inşası alanında sürdürmekte olduğumuz ortak gayret, Türk savunma sanayine duyulan güvenin ve Pakistan ile Türkiye arasındaki iş birliğinin en anlamlı göstergesidir.” dedi.
Bugün ilk kaynağı yapılacak MİLGEM Korveti’nin Pakistan’ın savunma ve güvenliğine önemli katkılar sağlayacağına yönelik inancını dile getiren Orgeneral Güler, şunları söyledi:
“Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın pek çok zaferi tarihe altın harflerle yazdıran kahraman komutan ve leventlerin taşıdığı inanç ve ruhla en modern deniz harp silah ve vasıtalarını öz kaynaklarımızla inşa etmek suretiyle denizcilikte en üstün eğitim seviyesine ulaşarak kendisine verilen görevleri bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da başarıyla yerine getireceğine, denizlerdeki Türk hak, alaka ve menfaatlerini koruyarak atalarımızdan aldığımız şerefli sancağı daha da yükseklere taşıyacağına olan inancımız tamdır.”
Projelerde çalışan ve katkısı olanları tebrik eden Orgeneral Güler, “Bu vesileyle Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın başarı çıtasını daha yükseklere taşımak için büyük bir gayret ve özveriyle çalışan başta Sayın Deniz Kuvvetleri Komutanımız olmak üzere tüm seçkin personelini kutluyor, İstanbul Fırkateyni’nin ilerideki hizmetleriyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücüne güç katmasını temenni ediyor, dost ve kardeş ülke Pakistan’ın MİLGEM Projesi kapsamında ilk kaynağını atacağımız korvetinin en kısa zamanda suya indirilerek kendi donanmalarına katılmasını ve başarılı görevler icra etmesini diliyorum. TSK ve onun ayrılmaz bir parçası olan Deniz Kuvvetlerimizin bugünkü seviyesine gelmesinde desteğinizi hiçbir zaman esirgemeyerek bu anlamlı günde töreni teşriflerinizle bizleri onurlandırdığınız için zatıalinize bir kez daha şükranlarımı arz ediyorum. Bu duygu ve düşüncelerle ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, onun kahraman silah arkadaşlarını, ülkemizin bağımsızlığı ve bölünmez bütünlüğü için canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizi bir kez daha minnet ve rahmetle, kahraman gazilerimizi ve şehit ailelerimizi şükranla anıyorum.”